top of page
  • gtugrul

Türk Hukukunda Telif Hakları: Dijital Çağdaki Yansımaları


Günümüz dijital çağında, yaygın olarak kullanılan sosyal medya ve video paylaşım platformlarının kullanıcıları, içerikleri pasif tüketenlerden aktif üretenlere dönüşmüşlerdir. Platformlardaki kullanıcılar artık kendi fikri içeriklerini yaratma, başkalarının eserlerini paylaşma ve hatta başkalarının eserlerinden unsurlar içeren kendi içeriklerini oluşturma ve bunları paylaşma gibi çeşitli faaliyetlerde bulunuyorlar.


Kullanıcıların davranışlarındaki bu değişikliklerle, telif hakkı alanında önemli sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu sürekli gelişen manzara içinde, telif hakkına tabi büyük bir filmi yayınlayan veya ünlü bir müzik bestesinden ilham alan bir sanatçıya rastlamak mümkündür. Bu eylemler gerçek ilham ve yaratıcılıktan kaynaklansa da üçüncü kişilerin telif haklarını ihlal edebilmektedir. Ayrıca günümüzün dijital çağında telif hakkıyla korunan eserlerin erişilebilirliğinin artması ve bunların dijital platformlarda paylaşılmasının kolaylaşması ortaya çıkabilecek problemleri daha da artırmıştır.


Bu gelişmeler sonucunda, söz konusu eylemlerin telif hakkına tabi eserlere zarar verme potansiyeli de ortaya çıkmıştır. Örneğin, telif hakkıyla korunan filmlerin yayınlanması veya sanatsal eserlerin uyarlamaları gibi eserleri oluşturup paylaşmak, genellikle orijinal eser sahiplerinin iznini gerektirdiği için hukuki sonuçlara yol açabilmektedir. Bu eylemleri ve sonuçlarını anlamak hem eser sahipleri hem de başkalarının eserlerini kullanan kişiler için fikri mülkiyet haklarının ve bunların korunmasının önemini anlamaları için değerli bir adımdır.


Türkiye'de, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”), "eser" terimini dans, yazılı koreografik eserler, müzik, grafik eserler ve filmler de dahil olmak üzere çeşitli fikri ve sanatsal yaratımları içerecek şekilde tanımlar. FSEK, ayrıca fikri ve sanatsal eserlerin yaratılmasının sonuçlarını da düzenlemektedir. FSEK’e göre, bir eserin sahibi, eseri oluşturan kişidir ve eserin yaratılmasıyla, eser sahibi otomatik olarak eser üzerindeki hem maddi hem de manevi haklarının münhasıran sahibi olur. Kayıt yapma zorunluluğu olmadığını ve eser sahibi tarafından bu haklara fikri hakların doğası gereği sahip olunduğunu belirtmek önemlidir. Eserle ilişkilendirilen maddi hakları kullanmak isteyen herhangi bir kişinin ise eser sahibinin iznini alması gerekmektedir.


FSEK’e göre, maddi haklar, işleme, çoğaltma, yayma, icra etme ve işaret, sesler ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilmesini içerir. Bu haklar arasında, işaretlerin, seslerin ve görüntülerin iletilmesini kolaylaştıran platformlar aracılığıyla eseri kamuya sunma hakkı özellikle sosyal medyanın içerik paylaşımının bu hakkı ihlal etme potansiyeline sahip olduğu için günümüzde ayrı bir öneme sahiptir. Eserin umuma iletimi radyo, televizyon, uydu veya kablo gibi kablolu veya kablosuz araçları kullanan kuruluşların yayın yapması yoluyla gerçekleşebilir. Bu hak ayrıca, işaretlerin, seslerin ve görüntülerin dijital alanda iletilmesini kolaylaştıran cihazları da kapsar. Eser sahibi, bu araçlar üzerinde eserin veya kopyalarının kamuya satışına, dağıtımına veya arzına izin verme veya reddetme yetkisine sahiptir. Bu nedenle, uygun onay alınmadan gerçekleştirilen tüm çevrimiçi yayınlar, eser sahibinin eserlerini umuma iletme yönündeki hakkını ihlal etme potansiyeli taşır.


Telif hakkı ihlali durumunda eser sahiplerinin haklarını korumaya yönelik bir dizi önlem mevcuttur. Bu önlemler, içeriğe erişimin engellenmesi, ihlal oluşturan içeriğin kaldırılmasının talep edilmesi, Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulunulması ve hatta hukuk davası açılması gibi eylemleri kapsamaktadır. Özellikle dijital platformlarda gerçekleşen telif hakkı ihlalleri için, FSEK’in Ek Madde 4'ü, "Uyar-Kaldır" yöntemi olarak bilinen önemli bir mekanizmayı düzenlemektedir. Bu yöntem, hak sahipleri arasında dijital platformlarda gerçekleşen ihlalleri hızlı ve etkili bir şekilde ele almak için güçlü bir araç olarak kabul görmektedir. "Uyar-Kaldır" prosedürünü takip etmek için, başlangıçta hak sahipleri, ihlal oluşturan içeriğin üç gün içinde kaldırılmasını isteyen bir bildirim göndermelidir. Milyonlarca kullanıcının içerik ürettiği bir ortam olan bu platformlarda, "Uyar-Kaldır" sistemi en yaygın kullanılan yöntemdir. Dijital platformlar, bu bildirimleri almak ve değerlendirmek için özel olarak geliştirilmiş mekanizmaları geliştirmektedir. Bu, telif hakkı ihlali bildirimlerinin doğrudan yer sağlayıcısına gönderilmesine olanak tanımaktadır. Bu hızlı ve basit yöntem ile, önemli miktarda içeriğin telif hakkına tabi olduğu platformlarda bu tür sorunlar, platformun kendi telif hakkı bildirim sistemi aracılığıyla derhal ele alınmaktadır.


Buna karşılık, eserin kullanımı için eser sahibinin iznine ihtiyaç duymayan istisnalar da bulunmaktadır ve bunlar arasında en yaygın olarak başvurulanı ise "adil kullanım" ilkesidir. Bu ilke, iddia edilen ihlalin amacı ve niteliği, söz konusu telif hakkıyla korunan materyalin türü, kullanımının kapsamı ve süresi ve bu kullanımın eserin hem mevcut hem de gelecekteki pazarlardaki değeri üzerindeki etkisi gibi faktörleri dikkate alan bir değerlendirmeyi gerektirir.


Bazı durumlarda video paylaşım ve sosyal medya platformları adil kullanım hakkıyla ilgili kendi değerlendirmelerini yapmaktadır. Örneğin, kısa bir tanıtım filmi eleştiren video düzenlemelerinin oluşturulmasına izin verebilirler, böylece telif hakkı koruması ile ifade özgürlüğü arasında denge sağlanmaya çalışılmaktadır. Benzer şekilde, bir halk figürünün konuşmasından ilgili bölümleri kullanarak bir video düzenlemesi yapmak, özellikle temel amaç eleştiri olduğunda adil kullanım olarak kabul edilebilmektedir. Ayrıca, iki ayrı filmdeki kısa kesitleri birleştirmek, yaratıcının amacı ve eserin orijinal malzemenin değeri ve pazarı üzerindeki etkisi dikkatlice göz önüne alındığında adil kullanım kapsamına girebilmektedir.


Türkiye'de FSEK, açıkça "adil kullanım" muafiyetini belirtmemesine rağmen, "adil kullanım doktrini" etrafında tartışmalara Yargıtay kararlarında yer verilmektedir. Yargıtay, adil kullanım kriterlerini kararlarında değerlendirmiş ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”) kararlarıyla paralel kriterler belirlemiştir. ABAD kararına yapılan atıfla, "bir hizmetin sunumunun müşteri tercihlerini etkileyip etkilemediği" ve "eylemden ek bir fayda sağlanıp sağlanmadığı" gibi kriterleri kullanmıştır.


Bu kriterlerin her durum özelinde değerlendirilmesi gerektiği önerilmiştir. Her olay özgün özelliklere ve inceliklere sahiptir. Bu nedenle, telif hakkıyla korunan eserin kullanımından kaynaklanan ek faydaları belirlemek kolay değildir. Ancak emsal kararlar arttığında, bu değerlendirmelerin daha kolay hale geleceği beklenmektedir.


Ayrıca, son kararlar, telif hakkına ilişkin yasalarının gözden geçirilme ihtiyacının arttığını göstermektedir. Dijital teknolojinin hızlı ilerlemesi, telif hukuku içinde istisnalar ve adil kullanım doktrini üzerine yapılan tartışmaları tetiklemiştir. Bu evrilen ortama uyum sağlamak, modern dünyanın fikri mülkiyetinin karmaşıklıklarını etkili bir şekilde çözmek için vazgeçilmezdir.


Yazarlar: Hatice Ekici Tağa, Bensu Özdemir, Göksu Tuğrul

10 views0 comments
bottom of page