Ticari hayattaki gelişmeler Marka Hukuku’na da yeni yaklaşımlar getirmektedir. Bunun bir örneği olarak “geleneksel olmayan markalar” kavramı Marka Hukuku uygulamalarına dahil edilmiştir. Geleneksel olmayan markalar, geleneksel markaların aksine yeni bir kavramdır ve bu kategoriye dahil olan marka türleri yenilikler ve gelişmelerle birlikte artmaktadır. Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ağı (“EUIPN”), pozisyon, ses, desen, renk, hologram, multimedya, hareket, şekil gibi marka çeşitlerini geleneksel olmayan markalara örnek göstermektedir.("Common Communication On The Representation Of New Types Of Trade Marks, s. 4-5") Bu makalede, geleneksel olmayan marka kategorisinde yer alan pozisyon markalarını açıklayacağız.
Pozisyon markası, Avrupa Birliği Düzenlemelerine ilk defa 2017’de 2017/1431 sayılı Uygulama Tüzüğü’nün (“Tüzük”) 3. maddesinde düzenlenerek dahil edilmiştir. İlgili düzenlemede pozisyon markası tanımlanmış ve başvuruların nasıl yapılması gerektiğine dair bilgi verilmiştir. Pozisyon markası terimi, işaretin özel bir şekilde ürünün üzerine yerleştirilmesi veya eklenmesiyle oluşturulan markaları ifade etmektedir. Bu markalar, belli bir ürün üzerinde yerleştirildikleri konum itibariyle ayırt edici nitelik kazanmaktadır. Pozisyon markası için verilen örnekler arasında en iyi bilinenleri ise Adidas’ın üç çizgisi ve Louboutin’ın özgün kırmızı tabanlı ayakkabılarıdır.
Türkiye’deki marka alanında pozisyon markaları için özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna karşılık Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) 4.maddesinde yer alan marka tanımı, markaları numerus clausus bir şekilde saymamaktadır ve ilgili madde geleneksel olmayan markaların tescilini mümkün kılmaktadır. Ek olarak, Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in (“Yönetmelik”) 7.maddesinde geleneksel olmayan markaların örneklemesi yapılmıştır ve bu markalara ilişkin başvuruların nasıl yapılması gerektiği açıklanmıştır. Doğrudan pozisyon markaları ile ilgili olmayan bu düzenlemeler, pozisyon markalarının tesciline olanak sağlamaktadır.
Pozisyon markasına ilişkin unsurlar mahkeme kararları ile detaylandırılmaktadır. Uygulamalar incelendiğinde pozisyon markasına ilişkin 2 ana unsurun ifade edildiği görülmektedir. İlki “işaret” unsuru, diğeri ise “pozisyon” unsurudur. “İşaret” unsuruna ilişkin olarak da 2 temel özellikten bahsedilmektedir. Öncelikle, ilgili işaret belirli/spesifik bir işaret olmalıdır. Ancak bu işaretin tek başına bir ayırt ediciliğinin olması şart değildir. Önemli olan yer aldıkları pozisyon nedeniyle ilgili üründen bağımsızlaştırıldığında bile o ürünü hatırlatmasıdır. Pozisyon markasına ilişkin diğer ana unsur olarak ifade edilen, “pozisyon” kavramı ise ilgili işaretin markaya ait ürünlerin her birinin aynı yerine aynı şekilde yerleştirilmesi ifade etmektedir.("Doç. Dr. Burçak Yıldız, “Avrupa Birliği Adalet Divanı Kararları Işığında Pozisyon Markaları”, 2018")Genel görüşe göre pozisyon markalarının ürünlerin daima belirli bir yerinde, aynı renk ve aynı boyutta kullanılması ve üründen bağımsız olarak düşünüldüğü zaman derhal üzerinde bulunan ürünü akla getirmesi nedeniyle basit 3 boyutlu markalardan ayrıldığı kabul edilmiştir.
Ek olarak, Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) tarafından yayımlanan Marka İnceleme Kılavuzu (“Kılavuz”) pozisyon markasını da içermektedir. İlgili Kılavuzda pozisyon markasının tanımı yapılırken AB Tüzüğünden yararlanılmıştır. Aynı zamanda bu Kılavuzda, pozisyon markası tescili başvurusunun ne şekilde yapılması gerektiği aşağıdaki yönlendirmeler ile açıklanmıştır:
Koruma talep edilen pozisyonun gösterimi (zorunludur).
Tescilin konusuna girmeyen unsurların gösterimi (zorunludur). Bu görseller kesik veya noktalı çizgilerle gösterilebilir.
İşaretin mallar üzerine nasıl eklendiğine ilişkin açıklama (isteğe bağlıdır). Açıklama sadece bilgilendirme amaçlı olmalıdır.
Belirtildiği üzere, en önemli husus koruma talep edilen işaretin pozisyonunun gösterimidir. Örnek olarak, yapılan bir pozisyon markası başvurusu kapsamında giysiler, ayak giysileri ve baş giysileri yer almakta; ancak, marka başvurusundaki gösterimin sadece ayak giysisi için yapılmış olması nedeniyle marka başvurusunun giysiler, baş giysileri kategorisi için reddedilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte, EUIPO Temyiz Kurulu (“Temyiz Kurulu”) spor ayakkabı üzerinde yer alan yuvarlak işaretini ayırt edici bulmuştur ve günümüzde çoğu spor markasının ayakkabıları için kendilerine özgü işareti aynı şekilde ve aynı yerde kullandığı tespit ederek, tüketicilerin ilgili malları almasında bu işaretlerin etkili olduğunu ifade etmiştir.
Temyiz Kurulunun kararına benzer bir şekilde, Yargıtay tarafından da ayakkabı burnuna yerleştirilmiş olan pozisyon markası ayırt edici bulunmuştur. Buna karşılık, TÜRKPATENT’in kararları incelendiğinde, TÜRKPATENT’in pozisyon markalarına karşı istikrarlı bir uygulaması olmadığı görülmektedir. Her ne kadar TÜRKPATENT tarafından yayımlanan Kılavuz, pozisyon markalarını açıklasa ve ilgili işaretlerin yer aldıkları konumla birlikte ayırt edici oldukları taktirde tescil edilmesi gerektiğini belirtse de TÜRKPATENT’in yerleşik bir uygulaması mevcut değildir. Bu nedenle, pozisyon markalarının ayırt edici olması halinde dahi TÜRKPATENT bazı durumlarda pozisyon marka başvurularını reddetmektedir.
Sonuç olarak, pozisyon markasının Türk marka hukuku için yeni bir kavramdır. Ancak, SMK’nın 4. Maddesine ve Yönetmelik’in 7. Maddesine göre pozisyon markaları tescil edilebilir niteliktedir. Asıl husus, ilgili işaretin sahip olduğu pozisyonla beraber ayırt edici niteliğe sahip olup olmadığıdır. Tescil başvurusu için gereklilikler sağlandığı takdirde, ortalama tüketicinin algısı esas alınmalıdır. Eğer işaret ve işaretin bulunduğu yer, tüketici de bir izlenim yaratmakta ise, ilgili işaretin pozisyon markası olarak tescil edilmesi gerekmektedir. Bu noktada Kılavuzda da belirtildiği üzere, her bir somut olay kendi koşullarına göre incelenmelidir ve tüketici nezdinde ayırt edicilik vasfı taşıyan başvuruların reddedilmemesi gerekmektedir.
Comments